Toplum Üyelerimiz ile Röportajlar

Ağustos 2020

Murad ERTAYLAN

  • Öncelikle sizi tanımak isteriz. Kendinizden bahseder misiniz?

Merhaba, davetiniz için teşekkür ederim. Soyadım Ertaylan, adım Murad. Nüfus memurunun hatası yok, adımın son harfi bilinci olarak D konmus. 1973 Istanbul dogumluyum. 1996’da Marmara Üniversitesi Almanca Enformatik bölümünden mezun oldum. Çok sevdigim şehrimden ilk ayrılığım askerlik sebebiyle oldu. 1999’da resimdeki güzel kızla İstanbul’da tanıştık. Sonra evlendik ve 2005’te bir Ada’mız oldu. Sakinliği tercih edip İzmir’e taşındık. Adaptasyon sorunu yaşamadığımızı görünce cesaretimiz arttı, gözümüzü uzaklara diktik.

  • Avustralya’ya ne zaman geldiniz? Biraz süreçten ve buradaki yaşama adapte olmak konusundaki tecrubelerinizden bahseder misiniz?

2009’da Güney Avustralya eyaleti bize sponsorluk verdi ve geçici oturma vizesiyle buraya geldik. Tek bir tanıdığımız yoktu, çalışmadan aylarca geçinecek birikimimiz yoktu. Kızımız bu ülkenin dilini bilmiyordu ve dolayısıyla yuvaya yollamak bir seçenek değildi. Yine de şanslıydık ve Senem eğitim sektöründe iş buldu. Bana da tam zamanlı ev erkeği rolü düşmüş oldu. Ada, okul yaşına geldiğinde İngilizcesi kendisini ifade etmesine yeter hale geldi ve okula başladı. Ben de bir an evvel iş bulup, aile bütçesine destek olmaya başladım. En zor kısmı atlattıktan sonrası giderek güzelleşti. Kabuğumuzdan çıkıp gezmeye ve yeni ülkemizden keyif almaya başladık.

  • Güney Avustralya ve Adelaide hakkında neler düşünüyorsunuz. Buraya gelmeyi düşünenlere tavsiyeleriniz nelerdir?

Mevcut statülerini, egolarını, gururlarını buzdolabına koysunlar. Göçmenlik zor bir psikoloji. Tatile çıkmaya benzemiyor. Kimse kucak açıp karşılamıyor. Kolay atılacak bir adim değil. Ama, yine de tercihiniz bu yöndeyse, kafanızdaki kalıpları geride bırakmalısınız. Türkiye’deyken müdürdüm mesela, ama burada vasıflarımın çok altında bir ise razı oldum ilk başta. Çünkü, özgeçmişinizde yazandan ziyade yerel tecrübeyi ciddiye alıyorlar buralılar. Hiçbir fırsat, gümüş tepside servis yapılmıyor. Kendinizi ispatlamanız, güvenlerini kazanmanız lazım. Oyunu kuralıyla oynarsanız, talih yüzünüze güler ve kapılar önünüzde açılır. Açık fikirli, dürüst, çalışkan, alçak gönüllü ve sabırlıysanız gelin, deneyin derim. Hayallerinizi yakalayamazsanız geri döner ve deneyimlerinizi paylaşırsınız çevrenizle. Anılarınızı yazar ve belki de meşhur olursunuz.

  • Mesleğinizin yanında yazarsınız? Yazarlık hayatiniz nasıl başladı?

3 kuşak geriye gidiyor yazarlık genlerim. Babamın dedesi Galatasaray Lisesi’nde edebiyat öğretmeniymiş. Aynı zamanda, sözü sayılan bir biyografi yazarı ve sairmiş. Onun oğlu, yani dedem de üç dil bilir, tercümeler yapardı. Babam ise omrunu gazetecilik mesleğine vermiş bir basın emekçisidir. Yani, dile hakimdir. Benim içimdeki cevheri keşfetmem ise 2004’te esimin hamilelik dönemine denk geldi. Senem’in erkenden uykusu geldiği icin oyalanma amaçlı denemeler yazmaya başladım. Sonra biraz şiir, darken biraz öykü… Yeteri kadar birikince kitaplaştırdım. İlk kitabim böyle oluştu. Yazdıkça ilham geldi. Parmak kaslarım gelişti. Basılmış 9 kitabim var. Genelde öykü ağırlıklı çalışıyorum. Birkaç mütevazi derece elde ettimse de geniş kitlelere ulaşma şansı bulamadım henüz. Okumaya, biriktirmeye ve üretmeye devam ediyorum. Belli mi olur, belki bu röportajın okurlarından birinin yayınevi sahibi bir dostu vardır. Saka bir yana, herhangi bir hedef gütmeden yazıyorum. Bir nevi terapi gibi düşünebilirsiniz. İçimdekileri satırlara dökmek bana iyi geliyor.

  • Kitaplarınızın isimleri nedir ve nerelerden temin edilebilir?

İlk 3 kitabıma ancak sahaflarda rastlanabilir, satışı yok. Diğerleri aşağı yukarı tüm internet kitapçılarında ve hatta belli başlı kütüphanelerde bulunuyor. Define Avı isimli 4. kitabimi elektronik olarak da yayımladık, ama matbaadan çıkmış kardeşi kadar ilgi çekmedi maalesef. Kim O? isimli öykü derlemesinin ardından Kedileri Daha Cok Seven Adam isimli ilk novellamı çıkarttım. Bir göçmen ailenin maceralarını mizahi şekilde aktarmaya çalıştım. Sonra, 7. Kitap yine bir öykü derlemesiydi, Kimse Görmedi Böyle Yazı. Onu, başka bir novella olan Durduk Yere takip etti. En son da bu sene başında Gökten Sarkan Öyküler çıktı piyasaya. Adi üstünde, öyküler.

  • En son kitabiniz Gökten Sarkan Öyküler neden bahsediyor?

Geldik röportajın en kazık sorusuna. 24 tane öykü var kitapta ve ortak bir tema yok. Öykü turunun hacim kısıntından dolayı tasvirden ziyade olay örgüsüne ağırlık veriyorum. Her birini sıkıştırılmış bir roman gibi düşünebilirsiniz. Kimi neşeli, kimi duygusal. Satir aralarında biraz akil, biraz fikir var. Her ne kadar kurgu olsa da ister istemez, her öyküde bizden bir şeyler de var. Yazarın ne anlattığımdan bağımsız olarak her okur kendi öyküsünü kendi yaratır aslında. Dolayisiyla anlatarak olmaz, okumanız lazım. Avustralya’da yasamanın zorluklarından bir tanesi de Türkçe kitap bulmak. Buradaki yayınevleriyle irtibata geçip burada bastırma koşullarını da araştırdım, ancak anlaşma zemini doğmadı henüz.

  • Önümüzdeki süreçte ne tur çalışmalar planladınız? Yasadığımız bu olağanüstü süreç eserlerinizi etkileyecek mi?

Yeni karakterler yaratmaya devam ediyorum. Yazımı bitmiş olarak sırasını bekleyen son novellamın adi Otistik Mühendis. 2020 sonu veya 2021 gibi kardeşlerinin arasına katılacak o da inşallah. 11 kitabim yine kısa öykülerden oluşacak. Beş, altı tanesi yazıldı bile. Elbette ki COVID yazılarıma da yansıdı. Salgın ve karantina temalı bir öyküm hazır, ikincisi üstünde çalışıyorum. Şimdilik büyük bir değişiklik yok görünürde, ama yayınevim uzayıp giden krizden etkilenirse yeni bir yayımcı arayışına çıkmam gerekir. Olağanüstü günler yasadığımız muhakkak, ama ben tamamen olumsuz olarak bakmıyorum bu surece. COVID’in tetiklediği olumlu değişimler de var ve arkası gelmeye de devam edecek gibi.

  • Son olarak okurlarımıza iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?

Hayatin akışı kontrolümüzde değil, her şey alt üst olabilir bir anda. Ama, olumlu bir bakış açısına sahip olmak mutluluğun anahtarı. Biraz şans oyununa benzetebiliriz durumumuzu. Desteden/torbadan gelecek kartları/taşları seçemiyoruz, ama hangisini elimizden atacağımıza biz karar veriyoruz. Karar almaktan, yüklerinizi atmaktan korkmayın. Değişime hazırlıklı olanlar kazançlı çıkacak. En akıllı yatırım eğitimdir, herkes yeni beceriler edinsin isterim. Madem ki uçağa atlayıp gidemiyoruz uzaklara, biz de kitaplara dalar, düş gücüyle gezeriz. Nice keşiflere!

Murad Ertaylan’ın son üç kitabı. Türkiye’deki seçkin kitapçılardan edinebilirsiniz.

TASA

Bizimle iletişime geçin